26 Eylül 2016 Pazartesi

# günlük # Günün özeti

Günün Özeti - 26 Eylül 2016 Pazartesi

Şu an başka bir yazı yazmak için blogumu açmıştım ama, biraz önce whatsapp'tan ablamın ne yaptınız bugün sorusuna verdiğim cevaba ithafen bu yazıyı yazmaya karar verdim :)

Aslında çok farklı bir gün değildi, gayet sıradan ve haftaiçinin diğer günlerine oldukça benziyor. Bu yüzden not etmek istiyorum ki ilerde hoş bir tebessümle okuyayım.

Sabah her zamankinden biraz geç uyandık oğlumla (7.30), kızımla babası çoktan aşağı inmişti. Böyle olunca 8.15 de evden çıkmak için acele etmemiz gerekiyor. Oğlanı aşağı bırakıp yatakları topladım, gün boyunca üzerimden çıkmayacak dışarılık kıyafetimi giydim, saçımı başımı düzettim derken 15 dakikası bitmişti zaten. Hemen okul beslenmelerini hazırladım (meyve saati için meyve ve öğlen için toplamda iki ayrı kutu oluyor), çocukların devam eden. kahvaltılarına yardım ettim, ayakta birşeyler atıştırdım, ikisini de giydirip çıktık nihayet. Son anda kızımın krizleri yüzünden (ayakkabı kıyafet oluyor genelde) ucu ucuna yetiştik ve sonrasında bir oh çektik.

Sabahki bu yoğun koşturmadan sonraki süreçte hayat tam tersine feci yavaşlıyor bundan sonraki birkaç saatte. Okuldan çıkarken yürümek isteyen Nova aheste aheste yürür, rotayı o izler ve ben de onun minik adımlarına bebek arabasıyla eşlik ederim. Karşıdan karşıya geçmeyi çok sevdiğinden birkaç kere karşıdan geçer, kaldırımlarda otururuz falan. Bugün de market yoluna yöneldi oğlum (son günlerin yeni rotası) bu yol boyunca keşiflerini yaptı, yürürken sohbet ettik ve önce bankaya, sonra markete, sonra iki farklı kanaldaki ördekleri beslemeye derken 8.15 de çıktığımız eve saat tam 10'a 4 dak kala girebildik nihayet. Nereden biliyorum derseniz, 10 da oyun ablası gelecek diye saati kaçırmamak için acele ediyordum, bu acele edilmiş hali düşünün :)

Hemen kahvaltı sofrasını kaldırdım mutfağı temizlemeye giriştim ki kapı çaldı. Onlar oynarken ben de işlere giriştim. Mutfağı, ortalığı topla, yemek yap, çamaşır yıka/ser/topla/katla vs. Oğlum oyun ablasını çok seviyor, bir saat kadar kesintisiz ilgi ile oynayabiliyor (ki bize göre iyi bir konsantrasyon süresi) sonra azıcık anne kucağı, tatmin olunca yine oyuna dönüyor. 12 gibi hep beraber yemek yedik ve 12.30 da ablamız ayrıldı. Ben de Nova'yı uyuttum (12.45 civarı) ve ütü bekleyen dağı eritmeye giriştim ;)


Saat 14'te kızımı okuldan almak için çıkmam gerekiyordu ve oğlumu uyandırmadan bebek arabasına koymaya çalışırken uyandı, pek hoşlanmadı ama sonra sustu naapsın :( Okul çıkışında yine bahçede oynadılar, eve geldiğimizde saat 4'e çeyrek vardı ve acıkmışlardı tabi. Yemek yedirdim kızım biraz dinlendi, oğlan ortalıkta dolandı oynadı derken 5'e 20 kala kızımın saat 5'deki jimnastiği için yola çıktık. Aslında 5 dakika uzaklıkta ama bisikletleriyle gitmek istediler ve bisikletle gittiğimizde daha hızlı olacağına ne yazık ki bizimki daha yavaş oluyor iki ileri bir geri gitmekten :/

Helocum jimnastikteyken tabi ki ablasını seyretmekle yetinmeyecekti oğlum, merdivenleri inip çıktık, bahçede bisiklet sürdük, içeri dışarı derken saati tanamladık. Çıkışa eşim yetişmişti, yine binbir hadi kızım hadi oğlum eşliğinde 6.30 civarı eve dönebildik.

Uyku saatleri yaklaşıyor, onlar biraz baba ile oynarken ben yemeğe ilave yaptım, salata ve sofra hazırladım derken yedik içtik, uykuya gittik. Saat 8 de Helo'nun 8.30 da Nova'nın sızması ile farkındaysanız hiç oturmamış olan bu anne dinlenmeye başladı derseniz çok yanılıyorsunuz :)) Yok hala enerjim vardı ve ertesi günkü arkadaş ziyareti için meşhur elmalı turtamı yaptım, mutfağı topladım ve sonra eşimle dizi izlerken uyuya kaldım :)

İşte dolu dolu geçen bir günümüz. Yorucu mu evet, sıkıcı mı tabi ki hayııııır.

Not: bu yazıyı pazt akşamı yazmış tamamlayamamıştım, bir gün sonra okuduğumda anlamını yitirdi ama o kadar yazmışım anısı kalsın istedim :)


1 yorum: